İkinci bir şansa inanır mısınız? Yeniden sevginin mümkün olduğuna? Yeniden, mutluluğun bulunabileceğine? Ya da ikinci bahara inanır mısınız? 33 yaşındayım. Güzel bir kızım var. 8 yaşında. İsmi Damla. Kendisi bu hayata beni bağlayan, bana yaşama gücü veren yegane insan.
Platformunuzu uzun zamandır takip ediyorum. Anladığım kadarı ile bir çok genç kadın, kötü bir ilişki sonrası kendini tanıma yolculuğuna giriyor. Bu genç kadınlara örnek olmak isterim. Benim yaptığım hataları yapmasınlar isterim. Bu nedenle size hikayemi anlatmak istiyorum.
Hayatım boyunca akademik olarak hep başarılı oldum. Ankara kolejine gittikten sonra, soluğu Bilkent üniversitesinde aldım. Üniversite ikinci sınıfa kadar, okulun konuştuğu, herkesin örnek aldığı öğrenciydim. Notlarım hep çok iyiydi. Herkes ne olmak istiyorsun diye soruyordu. Ancak ben derslerime çalışmaktan, bir türlü uzun vadeli planlar yapamıyordum. Bilkent’i bitirmek tek hedefimdi. Hayat siz planlarlar yaparken, başınıza gelenlerdir. Benim plansızlığım ve kararsızlığım içinde, eski kocam ile çalıştım.
İlk görüşte aşk. Bildiğim bütün doğruları unuttum. Kendisi bir restoran işletmecisiydi. İstanbul’da yaşıyordu. Benden yaşça da büyüktü. Aşık oldum. Deli ruhuna, özgürlüğüne, eğlenceli duruşuna. Bende olmayan, her şey onda vardı. Her ne kadar hayatlarımız, bir birinden zıt olsa da, bir şekilde hep ona çekildim.
Şimdi anlıyorum, ben aslında onu değil, kafamda yarattığım adama çekilmişim. Süreç devam ederken, mezun oldum. Ancak hala herhangi bir kariyer planı yok. Ailem tabi tedirgin. Onaylamadıkları bir ilişki içindeyim. Ne yapacaklarını bilmiyorlar…
Babam beni önüne çekti, ya o ya biz dedi. Ben de deli bir genç kızın yapacağı isykankar hareketimle “Sevgilimi seçiyorum!” dedim, her şeyimi topladım ve İstanbul’a taşındım.
Ozan’la beraber yaşamaya başladık. Akabinde de evlendik. Evlenince bütün sorunlarım çözülecek sandım. Meğer sorunlarım daha hiç başlamamış bile.. Zaman geçti eski ben gitmişti. Ne bir hedefim vardı, ne de bir tutkum. Eşim sürekli beni aşağılıyordu. Çalışmadığım için bana zavallı muamelesi yapıyordu. Ama buna ben izin verdim. Ayaklarımın üstünde durmadım. Ekonomik özgürlüğümü elime almadım. Hayallerimin peşinde koşamadım, çünkü hayal kuracak bile cesaretim yoktu.
Bir yazıda okumuştum; Evlilikte başarı, aranan niteliklere sahip insan bulmaktan çok, aranan niteliklere sahip insan olmaktır. Bu yazı benim hayatımı değiştirdi. Ben gerçekten aradığım niteliklere sahip miydim? Gerçekten tam mıydım? Kızımın doğması ile beraber dönüşümüm başladı. Eşimle çok ayrı dünyalar da yürüdüğümüzü fark ettik. Bir yol ayrımına girdik, ve boşandık. 3 sene kadar oluyor. Bu esnada, kurumsal bir firmaya girdim. Çalışma arkadaşlarım benden neredeyse 10 yaş daha küçük.
Ancak buna rağmen, yaratma cesaretimi ve ilerleme cesaretimi kaybetmedim. Ben 30 yaşında yetişkin oldum. 30 yaşında doğru kararlar alabilmem gerektiğini fark ettim. Bu yüzden bütün kadınlara önerim; kendinizi bulmadan, başkasını bulmayın. Kendiniz tam olmadan, ne yapmak istediğinizi bilmeden, geleceğinizi etkileyen kararlar vermeyin. Hedefiniz evlilik olsa bile, ekonomik özgürlüğün önemini fark edin.
Sevgi ile kalın.