Hiç sadece anlaşılmak istediğiniz oldu mu? Kendinizi anlatmanıza gerek kalmadan anlaşılmak istediniz mi? İnsan oğlunun en büyük ihtiyaçlarından biri iletişim. İletişim kurmak insana kendini güvende hissettiriyor. İnsan bu şekilde kendini yalnız hissetmiyor. Konuşmadan da anlaşılmak, ya da olduğun gibi de kabul görmek büyük şans.
Seneler önce aşık olduğum adam, ilk anlaştığım adamdı. Hisleri benim hislerimdi. Onun hisleri de benim. Garip bir bağlantı vardı aramızda. Telepatik bir şey. Attığı her adımı önden bilirdim. Attığım her adımı önden bilirdi. İlk defa anlaşılmıştım. O da ilk defa anlaşılmıştı. Hep onla olacağım sanmıştım. Buna da inanmıştım. Ama bizim hikayemizde mutlu son bir olmak değildi; mutlu son uzak durmaktı.
Yıllarca bir daha sevemem sandım. Yıllarca bir daha bu şekilde bir iletişim kuramam sandım. Anlaşılmamaktan o kadar korktum ki kendimi sakladım. Kabuğumda yaşadım. Sonra bir adım attım. Yokladım bir dış dünyayı. Olmadı. Bir daha yokladım. Olmadı. Pes ettim. Yok dedim. Sonra bir daha. Bir daha. Bir daha. Ama yok olmadı. Anlaşılamadım. Anlatamadım. Anlaşılmaya çalıştıkça daha da anlaşılamadım ve bu böyle devam etti.
Sonra bir gün kalktım ve dedim ki bu anlaşılma isteği niye? Anlamazsa beni kimse ne olur? Yalnız kalırsam belki ne olur? Bunu kabul etmeye çalıştım. Bunu anlamaya çalıştım. Anlaşılmaya gerek duymadan iletişim kurabilmeyi fark etmek benim için bir uyanış oldu. Bu sayede daha çok kabul ettim. Hem kendimi hem de çevremi. Daha çok sevdim. Hem kendimi, hem de çevremi.”
Sonra düşündüm. Ben çocukluğumu masallar dinleyerek geçirmiştim. Masallarda prens ve prenses aşık olur, sonsuza kadar beraber yaşardı. Bu masallar bende gerçek olmayan beklentiler yaratmıştı. Bu yüzden de anlaştığım ya da anlaşıldığımı düşündüğüm her adamdan benzer son beklemiştim.
Sonra fark ettim; Benim hikayemde mutlu son evlenmek değildi. Mutlu son üretmekti. Mutlu son kendimi sevmekti. Mutlu son kendimle barışmak ve özgür olmaktı. Mutlu son biz olmadan ben olmaktı. Kendim olmaktı. Kabul edileyim, edilmeyeyim. Anlaşılayım, anlaşılamayım. Ben olmalıydım. Mutlu son buydu.
Halen anlaşılmamak ve yalnız kalmak en büyük korkularımdan biri. Bunu aşmaya çalışıyorum. Masallarda okuduğum mutlu sonun mutluluk olmadığını kabul etmeye çalışıyorum. Evet evlenmek ve aile kurmak hala istiyorum. Ancak yaşamaya bunun “mutlu son” olmadığını bilerek devam ediyorum.
Benim bir ışığım var. Benim bir yolum var. Benimle yürüyecek biri de var. Bunu da biliyorum. Bu şekilde hisseden bir ben değilim. Bunu da biliyorum. Benim gibi bir çok kişi bu yolculukta. Benim gibi bir çok kadın / adam kendini kabul etmeye ve kendini sevmeye çalışıyor. Sadece bazıları bunu anlatıyor, bazıları da bunu kendine saklıyor. Sanırım verebileceğim en ama en büyük tavsiye kaçmak yerine bulmayı tercih edin. Kaçmak yerine savaşmayı tercih edin. Korkularınızın üstüne gidin. Kaçmayın. Yüzleşin.”