Bir çoğumuz, hayatımızın bir anında ya da bir döneminde, ansiyete, kaygı bozukluğu, panik atak ya da depresyon yaşadık ya da yaşıyoruz. Duygu durumlarımıza bir isim koyulmasa bile bu durumlara sebep olabilecek bir çok olay döngüsünü deneyimledik. Benim de kendime yaptığım yolculuk bir kaç kere panik atak yaşamam ile başladı.
Kuralları ve kendi doğruları olan, otoriter olarak tanımlanabilecek bir annem ve babam var; dolayısıyla ben daha çok küçükken bile gideceğim okul, seçeceğim meslek, çalışacağım iş alanı gibi konular, onlar tarafından benim yerime belirlenmişti. 26 yaşıma kadar, onların benim için verdikleri karar ve seçimler doğrultusunda bir hayat yaşadım. Tam da planlandığı gibi mühendis olmuş, yüksek lisansımı yapmış, İstanbul’da çok iyi bir şirkette 2 sene kurumsal hayatı deneyimlemiş ve yine ailemin talebi ile Ankara’da olan aile şirketimizde çalışmak için çağırılmıştım. Şirkette işe başlamamın üzerinden iki sene geçtiğinde bazı sebeplerden dolayı şirket iflas sürecine girdi.
O an çok da idrakinde olmadığım; ama bilinçaltımda hiç durmadan çalışan ve tekrar eden onlarca düşünce vardı: “Şimdi ne olacak?” “Bu belirsizlik ne kadar sürecek?” “Ben bundan sonra nerede çalışacağım?” “Bütün bu davalar ve can sıkıcı süreç bitecek mi?”… Zihnim ilk defa sorduğu sorulara cevap alamıyordu; çünkü bunca bilinmezlik ile ilk defa karşılaşmıştı. Çok geçmeden bilinç altında çalışan bir çok kök düşünce ve duygu durumundan dolayı panik ataklar yaşamaya başladım. Benim için, içinden çıkamadığım, düşüncelerimle kendimi hasta ettiğim, olan hiç bir şeyi anlamadığım, sadece kendime ve aileme acıdığım, olaylara isyan ettiğim, olanlar ile savaştığım bir dönemdi.
Ataklarımın ardı arkasının kesilmediği ve “en dip” olarak tanımlayabileceğim bir hali deneyimlerken NEFES çıktı karşıma. İlaç kullanmaktan çekinen bir insan olarak, çok da işe yarayacağını düşünmeden, sadece ilaca alternatif bir çözüm olabileceğine inandığımdan, ilk nefes seansıma gittim. O günden beri nefesin içinden bir gün bile çıkmadım. Nefes, gerçek kendime açılan en değerli kapı oldu.
Hayatımı değiştiren, kendimi tanımamı sağlayan, “gerçek ben” ile tanıştığım, döngülerimi farkettiğim ve kırdığım, zihnimin ve düşüncelerimin çalışma mekanizmasını anladığım, bilinçaltımın en derinine inip bütünlendiğim muhteşem deneyimler yaşadım, hepsini buraya sığdırmak pek de mümkün değil; ama elimden geldiğince aktarmaya çalışacağım.
Panik atak ile birlikte bahar alerjim, göz tansiyonum, reflüm ve bazı bedensel sakatlıklarım iyileşti.
Odak ve konsantrasyonum, stresi yönetebilme yeteneğim, anda ve akışta kalma deneyimlerim çok arttı. Bu da bana hayatımın bir çok alanında sakinliği, huzuru, şükran ve minnet duygusunu getirdi.
Kendimi ve duygularımı çok daha kolaylıkla ifade edebilmeye başladım. Dolayısıyla ailem ve çevrem olan iletişimim çok daha samimi ve kolay bir hale dönüştü.
Kendimle yeniden bağ kurdum ve kendimi sevmeyi öğrendim. Kendimi anlamaya, verdiğim tepkileri ve ona sebep olan duyguları çok daha iyi fark etmeye başladım.
Bana yüklenen sorumluluklardan, kendime yüklediğim sorumluluklardan, olumsuz hissettiren bütün duygulardan, kendime yapıştırdığım etiketlerden, bana yapıştırılan etiketlerden, zorunluluklardan ve kısıtlamalardan özgürleştim.
Her özgürleşmede nefesim daha derin bir nefese, katılaşmış ve sıkışmış her enerji daha yumuşak ve tatlı bir enerjiye evrildi. Her an her nefes ile yenilenmeye niyetle, ve sevgimle.