Bazı kuramcılar farklı teorileri savunsa da benim inancım bu hayata hali hazırda bir geçmiş ile geldiğimiz yönünde. Yani tabularasa (boş levha) ile değil de kollektif bilinç dışı (Köklerimizden gelen bilgiler) ile geldiğimize inanıyorum. Bunun en büyük örneklerinden biri de hem kültürel farklılıkların, hem de ailevi farklılıkların bireylerde gayet net bir şekilde gözlemlenebilmesidir. Hiç birimiz aynı değiliz ve bu farklılıklarımızın da tadını çıkarmalıyız aslında. Ancak ne yazık ki bazıları insanları aynı prototipe sokmak üzerine bolca çalışmalar yapıyorlar, siz onlara inanmayın. Farklılıklarınızı sevin ve onlara sarılın. Bütün biricikliğiniz ve alameti farikanız aslında farklılıklarınızda yatıyor.
Peki nereden geliyor bu farklılıklar? Bazısı mizaç dediğimiz gerçekten hiçbir etki olmadan doğumumuzla beraber gelen huylarımız oluyor. Onlar zaten kişiliğimizin ana hatlarını oluşturuyor, örneğin inatçı mizacımız veya açık sözlü olmamız gibi. Tabi ki bu huylarımız hayatın getirileri ile törpülenebilir veya sivrilebilir ama bu konuyu da ilerleyen bölümlerde işleyeceğiz. Konumuza dönecek olursak dünyaya gelirken bir kendi mizacımızı getiriyoruz, bir de köklerimizden atalarımızdan gelen özellik veya kalıplarımızı getiriyoruz. Nasıl ki kıtalar arasında insanların görünüşleri bile farklıysa, sonuçta bir İsviçreli ile bir Kızılderili gayet net bir şekilde ayırt edilebilir, düşünce ve davranış kalıplarımız da aynı şekilde aktarılabiliyor. Köklerimizde yaşanmış olan travmalar üzerinde çalışılmadığı sürece bizlerin hayatını da etkileyebiliyor. Bazen belli aynı döngüler nesiller boyunca yaşanabiliyor, bazen de belli travmaların korkusu gelecek nesillere aktarılabiliyor.
Mesela bazı ailelerde farklı bir para döngüsü kuşaklar boyunca aynı şekilde yaşanabiliyor. Aynı soy belli dönemlerde çok para kazanıp belli dönemlerde de dibe vurabiliyor. Aynı şekilde özellikle göç gibi büyük etki yaratabilecek olaylar gelecek nesillere olduğu yeri ev gibi hissedememe veya fazla ev gibi hissedip hareket edememe şeklinde sirayet edebiliyor. Bizler bu gibi konularla genellikle Aile Dizimi çalışmalarında bolca karşılaşıyoruz. Klasik yöntemler çok fazla köklerden gelen etkilerle ilgilenmezken, Sistem Dizimleri veya Aile Dizimi gibi yöntemler tamamen kişinin köklerinden gelen travmalar ile ilgilenir ve bugün kişinin döngüyü kırarak hem kendini hem de köklerini şifalandırmasına yardımcı olur. Konu ile ilgili kitap önerilerini de kitabın sonunda ilgilileri için paylaşacağım.
Benim hem kendimde hem de danışanlarımda çok önem verdiğim bir konudur kökler. Çünkü ne yazık ki bazı konuların kanıtı yoktur ve biz sadece etkilerini yaşarız ve döngülerimizi kırmakta zorlanırız. İşte bu zorlanmaları olabildiğince kolaya indirgeyebilmek için ben de bolca çalışmalar yaptım ve gerçekten mucizevi sonuçlar gördüm.