İçimizde ne çok korku var düşününce çoğalır çoğalır ve kocaman bir Derya deniz olur. O kadar normal aslında korkmak. Bir yerde haklıyız da isteriz ki canımız yanmasın. Mesela bilinmeyenden korktuğumuz kadar bildiğimizden de korkarız. Tanıdık gelir çünkü. Yara kendini hatırlatır. Her yara iz bırakır bırakmasına ama her iz kendini hatırlatmaz. Hatırladıklarımız bize duvarlar ve bariyerler ördürür. Çünkü insan kendini korumak ister. Bazen o duvarları öyle bir öreriz ki güneş sadece gölge olarak üzerimize düşmüş.
Peki şimdi sorarım sana? Güneş mi gölge mi? Bunun cevabı sende saklı sadece. Ben güneşe aşığım. Bu kadar aşıkken her korktuğumda ona sırtımı çevirişim çok büyük bir acı yaşatır bana. Gökyüzünü gölgelediğim her an umutsuzluk yakama konar. Yoluma giden yerlere bariyer örmek Ya da yeni yolu görmemek, görmek istememek. Hatırla kendinle kaç kere baş başa kaldığını ve güneşi nasıl engellediğini hatırla. Korkarak neleri ertelediğini de. Her hissettiğimiz belki doğru olmayabilir elbet ama korku bambaşka bir eylem. Mesela sevgiden korkmak? Sevgi dünyadaki merkezin ta kendisiyken sevgiden kaçmak. Sırf canım yanar diye ardına bakmadan güneş gibi yıldız tanelerinden kaçmak.
Gökyüzüne baktığında ne görüyorsun? Pencereden dışarı baktığında değil. Gözlerini kapat, derin bir nefes al. Çık içindeki odadan aç pencereyi gökyüzüne bak, ne görüyorsun? Yıldızları halen görmediysen bir kez daha bak. Orada parlayan ve seni seven, seni bekleyen, sana gülümseyen, ve ne olursa olsun hep orada olan bir sürü pırıltılı yıldız var. Yeniden bak ve hep hatırla. Sevmek bu dünya üzerinde tek güzel eylem. Aşkta öyle. Gerçekten aşık olduğumuzda anlar mıyız inanın bende bilmiyorum. Bazen tarif edemediğim hisler oluyor içimde. Kalbim büyüyor sanki gitgide. Ve o gökyüzündeki yıldız o kadar güzel parlıyor ki. Yeni bir başlangıç yapmaktan korkmuyorum. Yeniden sevmekten ve yeniden düşmekten de. Çünkü yenilebilirim. Yararlanabilirim. Ama devam edeceğim. Gölgeye değil ben güneşe gideceğim. Gölge bana hükmedemez, ben güneşe aitim.