Bir yerde okumuştum;
“Hangi kuyuda yusuf olduysan o kuyuyu sev.”
Düştüğümde, yaşadığımda, hayal kırıklığına uğradığımda, sevdiğimde, unuttuğumda, ağladığımda onlarca yara açıldı vücudumda ve milyonlarcası ruhumda.
Sevdim hepsini.
Dizimde var olan küçük bir yara heyecanımdı. Bakkala koşarken taşa takılıp düşmemdi. İlk durulmamdı. Güzel şeylere bir anda kavuşmaktansa sindire sindire gidilmesi gerektiğini ilk öğrendiğim zamandı. Burktuğum bileğim ilk güvenmeme ikazımdı. Kolumun üzerindeki minik yanık izi ilk pişmanlığımdı.
Yaralarınızı sevin, sizi siz yapan şeyler onlar. Kim olduğunuzu hatırlatan, nerelerden geldiğinizi yüzünüze vuran, hayatı öğreten.