“Nerden başlamam gerekiyor bilmiyorum, ama ben çocukluğumdan başlayacağım.
Ben babaannem ve dedemle büyüdüm. Halam saçlarımı yapardı okula gönderirdi. Anne ve baba sevgisi çok görmedim yani içlerinde sevgi varsa bana göstermediler. Annem ve babam arasında sürekli bir para mevzusu vardı. Hayatları bizden değil paradan ibaretti. Sevgisiz büyüdüm sarılmadan, saçım okşanmadan, öpülmeden büyüdüm.
Babaannem annem gibiydi hiç bir zaman kendi kızlarından ayırmadı hatta daha üstün tuttu ama insan yine de bir anne baba sevgisi arıyordu. Bende yemeklerde buldum o sevgiyi. Her eksikliğini hissettiğimde yemek yedim. Yedikçe kilo aldım. Kilo aldıkça babamın sözlü şiddetlerine maruz kaldım. Ondan gizli yemek yiyordum. Şuan hatırladıkça hala boğazıma bir yumru oturur. Tabi o yaşları bir şekilde atlattım atlatmak zorunda kaldım. Sonra onların sevgisini hep dışardan aramaya başladım.
Lise 3’te çocuğun birine platonik aşık oldum. Onun haberi yok tabi. Ben kendi kendime onu seviyordum, onun fotoğrafını görünce mutlu oluyordum, kendimce üzülüyordum. Çevremdeki herkes aynı anda birden fazla insanla konuşurken ben ona daha doğrusu ona olan masum sevgime hep sadık kaldım. Bence sevgi böyle bir şeydi. Eskiler gibi sevmek. Kalbini tek bir kişi için yaşatmak. Bundandır ya o da beni sevmedi.
Üniversiteyi kazandım ona açıldım. İstemedi. Ama bana ümit vermekten de vazgeçmedi. Cepte gördü herhalde. 6 yıl boyunca en güzel yıllarımda derslerime, kendime harcamam gereken enerjimi ona verdim. Ha bu arada reddedilmekten akıllanmayan ben 5 defa falan tekrar o kişide şansımı denedim sağolsun her defasında reddetti. Beni dinlemeden bana bir fırsat bile vermeden her defasında istemiyorum dedi.
İster istemez özgüvenim yerle bir olmuştu. Ama ondan o bilmese bile çok şey öğrendim. Sonra başka birisi çıktı karşıma. Ama o da cesur bir şekilde gel konuşalım demedi hep uzaktan bakmakla yetindi. Öyle olunca kendi kendime, bak yine platonik olacaksın yine reddedileceksin korkuları sardı. Ama bana önceki kişiyi unutturdu. Şimdikiyle de olamadık ama bu da bana çok şey kattı.
Ben hep sevgiye aç büyüdüm. Bende sevgimi çocuklara, yaşlılara, hayvanlara, bitkilere ve kitaplara vermeye başladım. En azından karşılık buluyorum. Zayıflama konusuna gelince hala uğraşıyorum bir türlü çözümünü bulamadım. Bu yazdıklarımı okuyunca belki de aman boş yapmış falan diyeceksiniz. Ama hiç kimseyle konuşamadığım duygularımı buraya yazmak istedim. Tabi hissettiklerimin çoğuna uygun kelime bulamadım bunlar döküldü içimden.
Size diyebileceğim tek şey lütfen sevgisiz bırakacağınız çocuğu dünyaya getirmeyin. Sonra o sevgiyi dışardaki acımasız insanlardan arıyor. Bir kişinin hayatına travmalar bırakmaya hakkınız yok.”