Hayat bazen seni öyle farklı yerlere götürüyor ki gittiğin yere nasıl geldiğini anlayamıyorsun. Benim hikayemde böyle başladı. Birini çok sevdim hatta canımdan çok sevdim. Onun için hayatımda olan her şeyi değiştirdim. Kendimi bile… Sırf mutlu olalım diye. Hayatımın merkezine öyle bir almışım ki onu hayata karşı nasıl kör olduğumu fark edememişim. Hani bir kadın sevdiği adama aşıksa ona çocuğu gibi davranırmış, el bebek gül bebek bakıp ilgilenirmiş ya işte bende öyleydim. Öyle mutluydum ki onu mutlu ederken. Artık ona öyle çok alışmıştım ki sanki vücudumun bir parçası haline gelmişti. Onsuz bir hayat düşünemez olmuştum. Sanki o gittiğinde ölecekmişim gibi bir hissiyat vardı içimde. Kalbim onunlayken sanki farklı atıyordu. Mutluluk gözlerime yer edinmişti onu her gördüğümde.
Kokusu, bakışları ses tonu o kadar mı güzel olur. Hele bi gülüşü vardı o güldüğünde yanağı ile dudak çizgisinin bitiminde bi çukur oluşurdu. Ona derdim ki beni öldüğümde o çukura gömsünler diye..İşte o çukurdayım bende. Ama onsuz olan bir çukur, etrafım o kadar karanlık ki hiç birşey göremiyorum. Dolu dolu 1.5 – 2 senemiz oldu. Her şeyde o kadar çok anımız var ki…Unutmak istesem bile anılar izin vermiyordu adeta.
Tabi ki her güzel şeyin sonu vardır. Bize sonu yakıştıramadım.Ama hayat bize çoktan yakıştırmıştı.Bu kadar güzel şeylerin bitiminide ihanetle sonuçlandırmak o kadar çok ağırıma gidiyor ki..Ne mi hissediyorum? Kalbim çok ağrıyor. Sanki aldığım nefes benim değilmiş gibi geliyor. Bazen yaşamak bile istemedim.Beni öyle bir çukura atıp gittin ki hiçbir çıkış yok,yemek yok,su yok,hava yok..Söyle hadi nasıl yaşacağım? Hayata nasıl tutunacağım hakkımda en ufak bir fikrim yok…Beni bu hayatta yalnız kalmaya mecbur bıraktın.Şimdi mutlu musun bilmem ama ben sensizim. Sizlere verebileceğim tek tavsiyem kimse için asla ama asla değişmeyin. Bu kıymetli zamanı sizi siz olarak kabul edip seven birine adayın. Yoksa üzülen bizler oluyoruz. Sağlıcakla kalın,sevgilerimle..