Geriye dönüp baktığımda elimde kalanlar eczaneden aldığım iki tane pozitif olarak sonuç veren gebelik testi,yapılan bir sürü beta hcg testinin laboratuvar sonuçları,hamile olduğumu öğrendiğim günden 1 gün sonra aldığım ı love mom,ı love dad yazan yenidoğan seti,bir de okuduğumda her seferinde gözlerimi dolduran patoloji raporu.”Benim bebeğimin bir fotoğrafı bile yok,ben onu göremiyorum”diye üzüldüğüm geceleri hatırlıyorum bir de küçüklüğümü 5,6 yaşlarımdan beri anne olmanın hayalini kuran oyunlarda anne olan,bebekleri hayran hayran izleyen küçük Fulya’yı hatırlıyorum.Şimdilerde ise bizi birbirimize bağlayan şeyin bir ultrason fotoğrafı olmadığını anlıyorum.Hani Küçük Prenste diyor ya “ölene kadar sorumlusun gönül bağı kurduğun her şeyden”Bizi de birbirimize bağlayan tek şey her geçen gün artan ama istenilen şekilde artmayan beta hcg değildi…Tüm bu somut şeyleri bir kenara bırakacak olursam birbirimizi görmeden sadece hissederek ,varlığını bilerek iki hafta geçirdik.Eğer normal şartlarda bir doktor bana “iç kanama riskin var karnın ağrıdığı anda en yakın hastaneye gideceksin” dese korkudan diken üstünde olurdum ama iki hafta boyunca (ektopik gebelikte ağrı,kanama çok sık görülürmüş) bunların hiçbirini yaşamadım.Hatta yaşamadığım için normal,sağlıklı bir gebelik olabileceğini düşündüğüm günler de oldu.
Hamile olduğumu öğrendiğim ilk akşam bebeğimin babasıyla birlikteydik.Nöbetçi eczaneden 3.testimi alıp birlikte yapmak üzere evine gittim.Beraber gebelik testi yapacak olmak bile mutlu ediyordu beni…O gece kimse kötü bir şey söylemedi.Bebek kaç haftalıktır sence? Burcu ne olacak?Cinsiyeti ne?Bu odada şu an üç kişiyiz aslında gibi tatlı konuşmalar geçti.Sonrasındaki günlerde “kendini aç bırakma,iyi misin,kendini yorma,sıcakta yürüme gibi bir ilgi yoğunluğu ile karşılaştım.Sahi?Hamile olduğumu öğrendiğim o ilk an ?Ben ne sandım?Beni yanıltan neydi?”beni sever sanmıştım “.Bizi seviyor zannetmiştim…”Bunu söylemek istemiyorum ama sen çok iyi bir baba olacaksın ama bizim bebeğimizin babası olamayacaksın”demiştim dış gebelik olduğundan habersiz bir şekilde o adama.”böyle şeyler konuşmak istemiyorum”dedi.Bugüne kadar neyi konuşmak istemişti ki?Yaşadıklarımızdan kaçmaktan başka ne yapmıştı bu adam ?18 yaşımda tanıdım ben onu yaklaşık 2,5 sene önce…Eğer o gün randevu aldığım kişi hastaneye gitmek zorunda kalmasaydı belki de hiç tanışmayacaktık.İlk zamanlar ,flörtleşmenin en tatlı olduğu dönemde 18 yaşında küçücük bir kız çocuğu olarak görüyorum kendimi.O kadar ihtiyacım var ki ona öyle hissediyorum.Ekranda ondan gelen bir mesajla tüm dünyam değişiyor sanki.İş yerlerimiz çok yakındı.Akşamları işten neredeyse aynı saate çıkıyorduk ,arabasıyla beni alıyor biraz vakit geçirdikten sonra evime bırakıyordu.Nasıl heyecanlı nasıl mutluyum “bana iyi geliyor bu adam ””onunla olmayı seviyorum “ama bir yandan da çok korkuyorum. Benden altı yaş büyük,her şeye hakim,deli dolu bir adam.Ben şaşkınlıkla onun enerjisine kaptırıyorum kendimi bir yandan da deli dolu olan bu adama “yetemeyeceğim” düşüncesi yerleşiyor zihnime.Neredeyse her gün iş çıkışı beraberiz.Mesaim bitsin diye dakikaları sayıyorum.Birkaç haftayı böyle güzel geçirdikten sonra her insanın yaptığı bir şeyi yapıyorum.”Stalk”.Bir kız var fotoğraflarının altına kalp emojileri,my world yazan yorumlar yazıyor.Beğeniler bir yerde kesiliyor. Eski sevgilisidir diyorum ama yine de soruyorum ona “eski sevgilinin adı neydi?”…. Neden sordun?”Diyor. Bense “başka biri sanmıştım yanılmışım :)”diyorum.”karım o benim evliyim ben “diyor o zaman için yersiz olan bu şakası şu anın gerçeği oldu.
Evet şu an o kadınla evli.Bebeğimizi kaybettikten bir gün sonra kınası oldu o kadının.Yirmi gün sonra ise düğünü.Nasıl yani evli misin?Dediğimde şaka tabi ki evli değilim arkadaşımdır diyor.Kızın profilinden yurtdışında yaşadığını anlıyorum.7/24 benimle konuşuyor,mesajlaşıyor akşamları beraberiz,telefonu hep ortada hayır sevgilisi yoktur olamaz diyorum.Aslında düşürüldüğüm bu tuzağı erken fark etmişken bu faktörler yüzünden devam ediyorum yola.Yola demişken hep aynı yolu gidiyoruz onunla sevdiğim bir sahil yolu arabadayken hep yolu izlerim ben denizi izlerim,sokaktaki kadını,öndeki arabanın plakasını aklımda tutmaya çalışırım mesela,balıkçıdaki adamla kadın ne konuşuyor onu düşünürüm.Bir akşam artık yolu izlemediğimi fark ettim .Ben artık yolu değil onu izliyordum.Evimin yolunu öğrendikten sonra nolur yolu uzatsın biraz daha yanında kalayım diye geçiriyordum içimden.Aşık olduğunu nasıl anladın diye soracak olursa biri bunu söylerim işte ben artık yolu değil onu seyrediyordum.Bir akşam ışıklarda ben yine onu izlerken “sen bana çok fena aşık olmuşsun”dedi “nerden anladın?”dediğimde “bakışlarından”diyerek ekledi aşık aşık bakıyormuşum.O gece bana bir mesaj attı .Benim için doğru insan olmadığını buralardan gideceğini yurtdışında yaşama planından bahsetti. “sana bunu yapmak istemiyorum sen daha çok masumsun”dedi.Anlamadım ne demek istediğini buradaydı işte her akşam yanımdaydı, bir mesaj uzağımdaydı.Söyleyemedi hayatında “biri” olduğunu.Ben de bu üstü kapalı cümlelerini anlayamadım zaten.İki tane ınstagram hesabı vardı birinden takipleşmiyorduk nedenini hiç sormadım.Hesap açıktı ve bir akşam bir fotoğraf paylaştı o kızla.Hatırladığım okuldan eve geldiğim bir akşamdı ailem yemek için salonda beni bekliyordu hüngür hüngür ağlamaya başladım.Fotoğraf yazın çekilmişti biz ocakta tanışmıştık ve mart ayındaydık.Sahi şimdi o kız mı aldatılmıştı?Ben mi?O mu kandırılandı?Ben mi?Ve zihnimden geçen en acı soru şuydu onu mu seviyordu?Beni mi?
Kız benim tahmin ettiğim kızdı.Sevgilisinin hesabına girip benim hesabımı engellemişti.Gerçekten zekasını buradan da tebrik etmek istiyorum kendisinin.Fotoğrafı paylaştıktan üç gün sonra 3 nisan 2019 tarihinde iş çıkışı buluşmaya karar verdik.”sana söyleyeceklerim var buluşalım”demişti.İş yerinden en yakın kız arkadaşımla oturduk plan yaptık.Tıpkı filmlerdeki gibi olacaktı “her şeyi biliyorum”.beni kandırdın sevgilin olduğunu benden sakladın bana yalan söyledin diyecektim şaşıracaktı beni kandırmanın aptal yerine koymanın intikamını ondan ben alacaktım .Evet evet araba hareket halindeyken o söylemeden ben söyleyecektim bildiğimi böyle yapmalıydım.Plan yapılmıştı,hesap sormalıydım,neden sana aşık olmama izin verdin madem bir kadın var hayatında neden “ilk aşkım” oldun neden izin verdin buna ? Arabaya bindim bir kediden farksızdım yol boyunca ağzımı bıçak açmadı o da konuşmadı.Sahilde park etti.”benim üç senelik bir ilişkim var” “artık aileler tanıştı geri dönemem,hayata dair yapmak istediğim şeyler var o olmadan yapamam”bir yola girmiş olmasaydım seninle her şey çok farklı olurdu”
“Ağlayacak mısın ?”Ağlamadım.Ağlayamadım.Kitlendim.Ağzımı açıp tek kelime bir şey diyemedim hesap soramadım bana ne olduğunu anlayamadım.Üç senelik ciddi bir ilişki içinde olduğunu bana tanışmamızın üstünden dört ay geçtikten sonra söyledi ve birkaç dakika sonra beni öpmeye bana sarılmaya kalktı ve ben ona karşı koyamadım.Şimdi söyleyin bana aşk bu mudur?On dokuz yaşıma yeni girmiştim aşık olduğumu düşünüyordum aramızda büyük bir çekim gücü vardı karşı koymak imkansızdı zihnim ve bedenim durmadan onu düşünüyor onunla olmak istiyordu.Görüşmelerimiz sonlanmıştı.Artık özgürdüm.
En son görüşmemizin üstünden nerdeyse sekiz ay geçmişti ben artık kendi yoluma bakıyorken hiç ummadığım bir anda ondan gelen arama ile kendimi büyük bir çıkmaza sokmuştum.Tekrar hayatıma giriyordu.onun çekim alanında olmanın tattığım en güzel his olduğuna kendimi inandırmıştım.Bu sağlıksız ilişki bir başarıydı benim için.Onda tanıdık bir şeyler vardı.Çocukluğumdan gelen bir şey aslında ondaydı yanlış olduğunu bile bile gittiğim bu yol aşktan öte “ben seni tanıyorum” hissiydi.Bu adam tüm gel gitleriyle benim hayatımda varlığını iki sene boyunca korudu.Şimdi ise ben bu adamı nasıl mı hatırlıyorum ? Hatırladığım en son şey kürtaj olduğum gece bana hazırlayıp zorla yedirdiği tost,nefes alamıyorum diye yataktan fırlayıp cama koştuğumda sol kolumu sıkıca kavrayan parmakları,teselli etmek için yalandan bir sarılma…evet aşkı böyle hatırlıyorum ben…
Her seferinde “ben gidiyorum artık bitti film bu kadardı “diyen bu adamı her geri gelişinde kabul ettiğimi fark ediyorum.Bana verdiği zararı “aşk” diyerek görmezden geldiğim günler…uyurken sarılmasını beklediğim geceler,aldığı gülü kimse görmesin diye dalını koparıp çantama koymak zorunda kaldığım yaz akşamları…..
Beni sevmesi içindi her şey. Beni sever zannettim kimsenin görmemesini istediği o gülün dalını kırıp çantama koyarsam.”Beni sevsin diye” “sever zannettim “ bu iki cümlenin arasında başladı ve bitti her şey.
Onunla olan savaşım da bitti bu arada .Yüzleşmekte istemiyorum.Kazanan ya da kaybeden olmak ilk kez hiç umrumda değil.Elimi tutması için gözlerimi soğuk bir klinik odasında açmam gerekiyormuş.Uyurken bana sarılması için bebeğimizi kaybetmemiz ,ötesi yokmuş…Bir adamdan gelecek sevgi için bu kadar bedel ödenmez.Sevgi böyle bir şey değildi masallarda. .Sevgi bu kadar can yakmaz,ağlatmaz,değersiz hissettirmez,yormaz,hırpalamaz. .Şimdi bana ne yaptığını farkındayım.Neden yaptığını da görebiliyorum.Bu yol benim yolum.Bıraktığın her acı,her kayıp özellikle de bebeğim yoluma çiçekler ekti. Acılarım bana şifa oldu.Daha güçlüyüm artık yarınlarda hayallerim var.Yazacak hikayeler, okuyacak kitaplar,içilecek kahveler,yetişilecek Beşiktaş vapurları var daha…