Doğdum, büyüdüm ve kendimi bulamadım. Hiç tamamlanamadım. Bazen oldu sandım ama her zaman yanıldım. Her defasında ayrı ayrı canım yandı, içim sızladı. Kabahat belki de bendeydi. Hayattan çok bir şey beklemeyince belki de hayat beni mutlu etmeye tenezzül etmedi. Kimi sevdiysem, kime gözlerim güldüyse en az gülüşlerim kadar ağladım. Yılmadım tekrar gülmek için sebepler aradım. Sonuç hiç değişmedi. Yaşadıklarım tüm samimiyetimle güldüğüm gözlerimi kararttı. Dudağımın kenarındaki busenin solmasına sebep oldu. Halbuki ne beklemiştim bu hayattan? Aşk, sadakat ve bir evi doldurabilecek kahkaha sesleri…
Belki benim aşkım,belki benim kahkahalarım yetecekti ama sadakat… Olmadı, hep hissettim eksikliğini.nDedim ya hiç tamamlanamadım. Ama biliyorum ki suç bende değil. Ben de isterim gözlerimi kapatıp güvenmeyi. Ben böyle görmedim ki, ben annesinin hayal kırıklığını yaşamış bir kız çocuğu olarak büyüdüm. Arkama baka baka yürümeye, yarını düşünmeye, kontrollü davranmaya, kalbimi ne kadar teslim etsem de aklımla yaşamaya devam etmeye mecburdum. Ben ”bile bile lades” diyemezdim. Kimse demesin, hayat bizim hayatımız. Belki isteklerimizin zamanı şu ana ait değildir. Zamanı vardır. Kendime sık sık bunu hatırlatıyorum. ”Elbet her çiçeğin açacağı bir vakit vardır. ” Ben vaktime esir, hayatın güzelliklerini bekliyorum. Ne olursa olsun, kalbimiz ne kadar coşkulu olursa olsun bizler en başta bir insan olarak aldatılmayı hak etmiyoruz.
Kim evindeki eşyaların izinsizce kullanılmasına, eskitilmesine , kırılıp yakılmasına göz yumar ki. Göz yummayın. Sevilmeyi en az sevmek kadar hak ediyoruz. Bu dünyadaki bunca güzelliklerden elbet payıma düşeni alacağım.Güçlü olan ve inanan herkes alacak. Herkesin bir hikayesi var ve elbet o hikayelerde buluşacağız. Ben çiçek açacağım o güneşli günü bekliyorum. İnanıyorum…