Yogayı gerçekten ne kadar biliyoruz? – İrem Bali

Yogayı gerçekten ne kadar biliyoruz? – İrem Bali

Evet, yoga çoğumuz için yeni bir uğraş değil. Hatta muhtelemen pek çoğumuzun uzun bir zaman önce adını duyduğu veya denediği, belki de düzenli olarak hayatına dahil ettiği bir pratik.

Tam da bu sebeple, aklıma takılan bir soruyu sizlerle paylaşmadan duramadım: yogayı gerçekten ne kadar biliyoruz? Yani yalnızca son dönemlerde bu denli popülerleşmiş olmasından kulaktan dolma bilgilerle mi idare ediyoruz, yoksa yoganın kökenini ve felsefesini, çeşitlerini, bizler ile tanıştırdığı bedensel, zihinsel ve ruhsal bilinç aşamaları gerçekten farkında mıyız?

Yoga deyince aklınıza “bütünsellik” kavramı gelmeli. Neden derseniz, bir yaşam felsefesi olarak yoga; bedenin, zihnin ve ruhun uyum içerisinde çalışarak evren ile bütünleşmesini amaçlıyor. Sadece ben söylemiyorum, kökeni Hindistan’a uzanan yoganın Sanskritçe’de türediği kök harfi olan “yuj” söylüyor. “Yuj” kelime kökü; bir araya gelme, birleşme, kavuşma gibi anlamlar içeriyor. Aynı şekilde, bu kökten türeyen “yoga” kelimesinin de anlamlarından bir tanesi; birleştirmek.

Kelime anlamı hakkında biraz fikir edindiysek, yogayı ve bağlı olduğu felsefeyi anlayabilmek için hikayesine değinmemiz gerekiyor. Yoganın kökeni, yaklaşık 50.000 yıl öncesinin Hindistan’ına dayanıyor ve İndus Vadisi’nde yapılan kazılarda, bazı taş mühürlerin üzerinde bugün yaptığımız yoga duruşlarının temelini oluşturan figürlere rastlanıyor. Bugün yoga ile ilgili bilgi sahibi olmamızı sağlayan ilk kaynaklar olarak bilinen, 2000 yıllık “veda”lar da, yine Hindistan’da keşfediliyor.

Yine de merak ediyorsunuzdur, yogayı ilk olarak kim keşfetmiş? Hemen söylüyorum, Patanjali adlı Hint düşünür, günümüzde yoganın kurucusu olarak kabul ediliyor. Öyle ki, kendisinin Patanjali’nin Yoga Sutraları adlı, tarihi metinlerden farklı yoga teorilerine, tüm gözlemlerini topladığı metni, günümüzde birçok farklı yoga pratiğinin temel aldığı kaynak olarak kabul görüyor. Bu metin, yoga felsefesini anlatan bilinen eski metin olmak dışında başka bir özelliğiyle daha öne çıkıyor, o da sutraların 8 bölümden oluşuyor olması. Burada 8 sayısı önemli, çünkü bu sayı aynı zamanda kişilerin yoga yolculuğunda atacağı 8 adımı simgeliyor.