Kendi ışığını bulduğunda, senle aynı yolda yürüyen insanları çekiyorsun - İsimsiz

Kendi ışığını bulduğunda, senle aynı yolda yürüyen insanları çekiyorsun. Bu nasıl oluyor bilmiyorum ancak belirli kalıplara girmek yerine kendin olduğunda sanırım kabul edilmeye ihtiyaç duymuyorsunuz. Geçen gün burada paylaşılan bir hikayede yazar kendini anlatma ihtiyacından bahsediyordu. Anlaşılamama korkusundan bahsediyordu. Bu yazıyı okuyunca kendi hikayemi hatırladım. Bu yüzden sizle hikayemi paylaşmak istiyorum. İsimsiz paylaşırsanız sevinirim.

Şu an 34 yaşımdayım. Dünyanın en tatlı adamıyla evliyim. Kendisi benim tam tersim. Ancak hayat görüşlerimiz, yetiştiriliş tarzımız, hayvan sevgimiz, yaşamdan beklentilerimiz o kadar aynı ki. Sanırım bizi bu birleştirdi.

Hikayem aslında İstanbul’a taşınmam ile başladı. İzmir’de memur bir ailenin kızı olarak İstanbul’a gelmem pek hoş karşılanmadı. İstanbul onlara göre kayıplar şehriydi. İstanbul kirliydi. Orada kaybolmamdan korktular sanırım. Nitekim bazı dedikleri doğru çıktı. İstanbul o kadar büyük bir şehirdi ki, bu şehirde kendim gibi olamadım. Kendim gibi insanlarla tanışamadım. Bu yüzden bende okuldaki arkadaşlarımın olmamı istediği kişi oldum.

Onlara ayak uydurmak için sevmediğim ortamlara girdim. İstemediğim kişilerle görüştüm. Mutsuz mutsuz ilişkiler yaşadım. İlişkilerde ben olamadım. Hep etraf ne der baskısından, ailemin ve çevremin onayladığı insanlarla beraber oldum.”Sonra bir gün bir baktım, çok mutsuzum. Bu hayat benim değil. Bu hayat peki kimin? Biraz tabi bunalıma girmedim değil. Kaybolmak gerçekten zorlu bir yolculuk. İnsan iyice yalnızlaşıyor. İnsan iyice karamsarlaşıyor. Sonra 30. Yaş günüm geldi. Nedir bu 30 bilmiyorum ama dedim ki artık kontrolü ele almamın zamanı geldi. Hep seramik yapmak istemiştim. Çocukluğumdan beri hep bu alana ilgi duymuştum. Acaba dedim, bunu işe çevirebilir miyim. 3 yıl boyunca çalıştım. Çok zorlandım. Ekonomik olarak epey zorlandım. Kendi markamı yarattım. Ancak istediğim geliri bir türlü yakalayamadım. Tam pes edecektim ki bir arkadaşımın gazı ile Bodrum’a taşındım. Burada ekonomik olarak daha rahat ederim diye düşündüm.

Bodrum’a geldiğimin ikinci günü şimdiki eşim ile tanıştım. Şans mıdır, enerji midir? Bilmem. Ama kendisi otelinde seramik yapacak birini arıyordu. 3 ay içinde nişanlandık, Mart ayında da evlendik. Yüksek ihtimalle 3 sene önce tanışsak birbirimize bakmaz, aşık olmazdık. Ancak bazen insanın önce kendini tanıması kendini bulması gerekiyor. Bu sadece ilişki içinde değil. Kariyer içinde geçerli. Ne istediğinizi bilmiyorsanız, ya da başkasının hayatını yaşadığını düşünüyorsanız mutlaka içe dönün. Kendinize sorular sorun. Düşmekten de korkmayın.”